5 Ekim 2008 Pazar

sefil

23 ağustos ‘05, cihangir

riko biraderiniz, yıllar önce verdiği sözü (bakınız: arşiv, salak başlıklı yazı, 29 eylül ’01) tuttu ve salaklık anıtını dikti nihayet. salak köşesi gibi, basit bir anıt. üzerine nazar boncukları dizili iplerin bir şişenin üzerine sarılmasından ibaret, süslüyor kütüphaneyi.

bu salaklık hadisesi, kişiden kişiye farklıdır haliyle. bizimkinin değişmez salaklığı, ulu manitu öğretisinin sadık uygulayıcısı olmasından kaynaklanır. bu nedenle, arkadaş kendince herkesle eşittir, herkes de onunla.

bu eşitlik işi iyidir güzeldir de, eşitliği hazmedebilen, bunu eşit eşit yaşayabilenlerle. eşitliği “iki kere iki” önermesiyle anlayan bir kişiyle eşit olunamaz çünkü.

eşitlik ölçülüp biçilemez, ortadan ikiye bölünemez. eşitlik, paylaşılır. bölerek, parçalayarak değil, ortak bütünü oluşturarak ve tabii ki yaşayarak, yaşatarak.

eşitlerden biri, eşitlikten aldığını sandığı gazla bu ortak bütün içinde kendi alanını genişletmeye kalkarsa; bu, sorunun başlangıcıdır.

uzarsa, krize dönüşür. kriz, sözü bitirirse, bu sondur; başlangıcın, eşitliğin, paylaşılan bütünün sonu. sözün bittiği yerden, hemen uzamak lazım gelir.

çünkü, sözün bittiği yer, şiddetin başlangıcıdır. eşitine şiddet uygulamaya kalkan, şirrettir, zorbadır. zorba ise, en hafif tabiriyle, sefildir, söz sefili.

sefaleti sözünde olanlarla eşit olunamaz. çünkü hadlerini unuturlar. sorunu, krizi doğuran da budur zaten. ve sefaletin başlangıç noktasını.

tam burada, bu noktada uzamazsanız oradan, o noktadan; nokta yerine koyduğunuz virgülün mesafesi kadar en azından kendi eşitliğinize kaçar.

kendinizi salak hisseder, dikersiniz anıtlarınızı salaklığınıza, salaklıklarınıza.

ama aslında yalnızca salak değil, aynı zamanda keriz hissedersiniz. en hafifinden, virgül kerizi. çünkü, bir sefille bir bütün oluşturma yoluna girmiş; bu nedenle, vermişsinizdir.

sefil ise giderken, yalnızca verdiklerinizi değil, verdiklerini de götürür. bırakın söylediklerini, yazdıklarını bile siler, geçer.

vermeden almak yaradana mahsustur derdi, ulu manitu...

giden, beklentiniz, umudunuzdur aslında. bu durumda, asıl sefil, kendinizsinizdir.

amaan, siktiredin! dolaşıyoruz işte, kıyı köylerinde hayatın.

riko

Hiç yorum yok: